11 Haziran 2018 Pazartesi

Ev Kedileri Hapiste mi?


''Hayvanların evde bakılmasına karşıyım.''
''Hayvanların doğasını bozuyorsunuz.''
''Hayvanların yeri doğadır.''
''Kendi zevkiniz için onları eve kapatıyorsunuz.''
''Ben de hayvanları seviyorum ama evde bakılmasına karşıyım.''

  Daha önce bu cümleleri kurdunuz mu? Amacım bu cümleleri kurmuş birilerine ulaşabilmek. Ya da bu cümleleri kuran birini tanıyor ve derdinizi uzun uzun ona anlatmak için kendinizde güç bulamıyorsanız doğrudan linki paylaşabilirsiniz. :) Bu yazıyı yazarken hayvanların iyiliği için, gerçekten evde mutsuz olacaklarını düşündükleri için buna karşı çıkanlara sesleniyorum, kalpleri sevgisizlikle mühürlenmiş olanlara değil.

 

  Konuyu tecrübem bu yönde olduğu için 'kedi' bakımından ele alacağım; fakat inanın köpekler için de durum pek farklı değil.

  Öncelikle hiç tanımayanlar için -ki kedinin evde bakılmasının doğru olmadığını savunmanız bunu gösteriyor- kedilerin temel özelliklerini, günlük hayatta yapmaları zorunlu olan aktivitelerini sıralayalım:

Yemek yemek
Uyumak
Avlanmak
Tuvaletlerini yapmak
Uygun sıcaklıkta yaşamak

  Şimdi bu aktivitelerin sokakta ve evde nasıl gerçekleştiklerine bakıp kediler için hangisinin doğalarına daha uygun olduğunu birlikte göreceğiz.

  Öncelikle ev kedisi tuvaletini nereye yapıyor? Sokaktan aldığımız kediyi evde tuvaletini yapmaya zorlayarak onu doğasından koparıyor muyuz?
Takdir edersiniz ki insanlar teknolojiyi geliştirirken sadece kendileri için değil, başka canlılar için de bir şeyler düşündüler. Yani 21. yüzyılda biz lale motifli banyolarımızda vakit geçirirken, kediler evin içinde tuvaletimi nereye yapsam diye kıvranmayacak tabi ki. 



İşte bu konudaki teknolojimiz kedi tuvaletleri. İçine yine teknolojinin nimetlerinden kedi kumlarını dolduruyoruz. Kedi, tuvaleti geldiğinde kendi kendine, hiçbir eğitime ve zorlamaya ihtiyacı olmaksızın, bu kabın içine giriyor. Kedinin doğasında tuvalet konusu şöyle ilerliyor: bir kum bul, kaz, yap, göm. Kedimiz bu kumda kolaylıkla tuvaletini yapıp gömüyor. Siz isteseniz, yalvarsanız da bu kedi tuvaletini ortalık yere, herhangi bir yere yapmayacak. 


  En sağlıklı ve pratik olanlarından 'topaklanan kedi kumu' nu kullanırsanız, kumu eliniz değmeden kolaylıkla temizleyebiliyorsunuz. Delikli bir kürekle kedinizin tuvaletini küreğin üzerine alıp poşete koyuyor ve atıyorsunuz. İdrar kumda topaklanarak küçük bir topçuk oluşturuyor, böylelikle sadece o topu kürekle alıp attığınızda tuvalet yine tertemiz oluyor. Kedimizin doğasının özelliklerini karşıladık mı? Kesinlikle evet!

  'Kedilerin doğası sokağa uygun' argümanını savunanlara kedilerin 18 saate kadar uyumalarının normal olduğunu söylemek isterim. Sevgili hayvansever fakat evde sevmez arkadaşlarım, sizce sokaklar, bir hayvanın 18 saat başına bir iş gelmeden huzurla uyuyabileceği özellikte mi? Ben size olanları anlatayım. İsmi 'sokak' kedisi olan, fakat sokaktaki insanlar tarafından kendi evi olan 'sokak'ta görüldüğünde 'Pissssst!!' diyerek kovulan bu kediler, kendisine rahatça uyku çekebilecekleri sakin ve gizli bir alan ararlar. Kamufle olmaları gerek çünkü köpeklerden korunmalılar. Fakat bulamazlar. İşte bu noktada, sokakların sizin fark etmediğiniz ya da görmezden geldiğiniz özellikleri devreye giriyor. 'Doğa' derken kastettiğiniz o doğa, artık yok. Eskiden kediler sık dallı ağaçların arasında ya da altında güzelce kamufle olur, saatlerce uyurdu. Fakat şimdi kediler uyuyamıyor!  Çünkü etrafında sık dallı ağaçları artık yok. Onun yerine kendisini her türlü tehlikeye açık hale getiren çırılçıplak bir asfalt var. Vızır vızır geçen araçlar, onları öldürmeye hazır köpekler, kavga etmeye hazır diğer kediler, bin bir türlü ruh hastası insan... 


  Hiç sokakta bu şekilde uyuyan kedi gördünüz mü? Hayır, bu gördüğünüz doğası bozuk bir kedi olduğu için böyle uymuyor, kendisine dışarıdan hormon verip doğasını bozmadık :) Orijinal kedinin huzurlu yaşayan versiyonu bu sadece. Gördüğünüz gibi, kedilerin yapıtaşı olan uyku için ev çok daha güvenli.




  Gelelim yemek konusuna. İnternette 'Evde kedi bakılır mı?' cümlesi aratıldığında çıkan 'dinimizislam' sitesinde bu konuyla ilgili dinimizce caiz olduğu, Peygamberimizin kedileri çok sevdiği fakat apartmanda fare beslenemeyeceği için kedinin evde bakılamayacağı yazıyor . :D Evet, şaka değil. 'OKU' diye başlayan kutsal kitabımızın sözde temsilcileri okumuyor. Neyse ki dediğimiz gibi teknoloji gelişti de 'kedi maması' diye bir şey var. Bu mamalar için de 'Yazık hayvanlar kuru kuru ne yiyor öyle? Doğaları bozuluyor.' diyenleriniz olabilir. Bu mama, gıdanın teknoloji sayesinde kediye uygun fiziksel görünüme getirilmiş halinden başka bir şey değil. Korkmayın yani, normal yiyecek :) 

  Yine eskiden yaradılışı gereği gündüz ağaçlar arasında uyuyan sokak kedisi, gece olduğunda avlanmaya çıkardı. Bu av sırasında bulduğu fare, böcek, örümcek, çekirge, kuş gibi hayvanları yer karnını doyururdu. Eminim çevrenizde çok fare olmadığının farkındasınızdır. Çok gür ağaçlar yok, haydi kabul edin. Sizinle birlikte asfaltta böcek arama yarışması yapalım, bakalım önce hangimiz kağıt gibi dümdüz olacağız. Sokak kedisi sizin gözünüzde 'doğa'da ya, haydi bir bakın değiştirdiğimiz doğaya. Camdan dışarı bakın ve bir kedi olduğunuzu düşünün. Gördüğünüz yiyecekleri bana yorum olarak yazarsanız sevinirim. Aranızda şanslı olabilen bir kedi olursa, iyi niyetli bir insan ona peynir ya da yoğurt verecek, çünkü sindiremediğinizi bilmiyor. Siz de açlıktan yiyip günlerce karın ağrısıyla kıvranacaksınız. Ya da tonton bir balıkçı amca size çiğ balık verecek, siz afiyetle yiyeceksiniz. Böylelikle sizi ölüme kadar götürebilecek parazitleri vücudunuza alıp hayatınıza devam edeceksiniz. Nasıl ama? Doğa süper ya! 

   Herhalde bir kedinin eve alınarak doğadan koparıldığını savunuyorsak, özgürce avlanamamasını kanıt gösteriyor olabiliriz. Fakat dediğim gibi, kabul etmek istemeseniz de o güzel ormanlar, bahçeler eskide kaldı. Kedi için dünyanın kendisi bir 'av'dır, bir oyundur. Kediler etraflarındaki her şeyi çeşitli boyutlardaki oyuncaklar olarak görürler. Masanın üzerindeki bir kalemi zıplayıp yakalarlar. Bu kediler için 'av'dır. İllaki yemek zorunda değiller. Ucuna küçük kumaş bir balık tutturulmuş ipi tam yakalayacakken ondan kaçıran sahibi, kedisinin avlanmasını sağlıyordur. Yani kedinin temel özelliklerinden olan avlanmayı da evde kolaylıkla sağlayabiliyoruz. Sandığınız gibi kedilerimiz evin içinde oflaya oflaya camdan dışarı bakmıyor. Güle oynaya oyun oynuyoruz biz :)

  Sıcaklık... Kediler sıcağı çok çok severler. Bir kaloriferin önüne atılmış minderde uyumak onlar için cennetin fragmanıdır. Sokak kedisi kışın üşür, gece üşür. Hayır, aklınıza gelen şey yanlış. O mini mini incecik tüyler onların yeterince ısınmasını sağlamıyor. Patileri, kulakları buzz gibi. Hele ki düzgün uyku alamayan, düzgün beslenemediği için bağışıklığı düşen sokak kedisinin üşümesinden daha kolay bir şey yok. 

  Sokaklarda gördüğünüz kedilere bir sokak direği kadar orada olmaları normalmiş gibi değil de, bir canlıya bakar gibi bakarsanız, çoğunlukla puslu ve akıntılı gözler, mutsuz bir yüz, kirli tüyler, akan bir burun gibi grip emarelerini görebilirsiniz.



İşte sevgili evdesevmezgiller, 

Ev ortamında kediye doğasının ihtiyaç duyduğu her şeyi verebiliyoruz. Sürekli güvende hissetmek, sevildiğini hissettirmek, hastalandığında veterinere ulaştırılabilme garantisi, açlık kavgasına girmeden ona eşlik edebilecek bir kedi arkadaş, insan arkadaşlar gibi bonusları da yanında hediye.

  Oysa sizin bizi eve hapsetmekle suçladığınız 'doğada' olmalarını doğal karşıladığınız, bu nedenle yanlarından geçerken çoğunlukla görmezden geldiğiniz o kediler ya aç, ya susuz, ya sevgisiz, ya uykusuz, ya korkak, ya ürkmüş, ya hasta, ya sakat durumdalar. Sorarım size, özgürlük bunun neresinde? 

Ezcümle, eğer bir ormanda ağaçları yok edip yerine hotel dikmeye çalışan bir 'işadamı' ile karşılaşırsanız; onlara gidip 'Kedilerin doğasını yok ediyorsunuz!' diyebilirsiniz. Fakat emin olun, biz yuvalarını kedilere açan insanlar, onların yine insanlar tarafından ellerinden alınmış doğalarını yerine koymaktan başka bir şey yapmıyoruz.

  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder